Ödev Ders Notları Bulabilirsiniz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Ödev Ders Notları Bulabilirsiniz
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Yaşama Hakkı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 228
Kayıt tarihi : 09/03/09

Yaşama Hakkı Empty
MesajKonu: Yaşama Hakkı   Yaşama Hakkı EmptyC.tesi Mart 14, 2009 4:25 pm

Yaşama Hakkı, kişinin fiziksel varlığının sürdürebilmesinin güvencesini oluşturan insan hakkı. 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinde herkesin yaşama hakkının yasayla korunacağı, yasanın ölüm cezasını öngördüğü bir suçtan dolayı mahkemece verilmiş bir cezanın yerine getirilmesi dışında hiç kimsenin kasten öldürülemeyeceği belirtilmiştir.
Aynı maddeye göre öldürme olayı;
• Yasadışı şiddete karşı korunma
• Yasaya uygun tutuklama
• Tutuklu kişinin kaçmasını önleme
• Bir ayaklanma ya da isyanı yasaya uygun olarak bastırma
bu durumda birçok insan böyle durumlara düşer.
Savaş, geniş kişi toplulukları arasında meydana gelen, genel anlamıyla ileri derecede şiddet içeren olay, çarpışma, çatışmadır. Soğuk savaş gibi politika temelli savaşlar olsa da savaş kelimesi silahlı kitlesel muharebe olarak kullanılır. Barış kelimesinin zıt anlamlısıdır ve her kullanımında görüş ya da çıkar çatışması içerir.
Savaş hakkında genel kanı iki ya da daha fazla sayıda grubun arasında meydana gelen silahlı mücadele olmasıdır. Kullanılan silahlara, gruplara ve yerlere göre değişen isimlerin bazıları: Nükleer savaş, soğuk savaş, meydan savaşı, iç savaş, psikolojik savaş, din savaşı (ör:cihad, haçlı), dünya savaşıdır.
Günümüzde savaş Birleşmiş Milletler cemiyeti tarafından bazı temellere ve kurallara dayandırılmıştır. Geçmişte yapılan savaşların aksine günümüzdeki savaşlarda özellikle sivillerin öldürülmesini engellemek, ülke ya da kitleleri yok etmektense onları güçsüz bırakmak güdülmektedir. Ancak buna rağmen günümüzde trajediler yaşanmaya devam etmektedir.1990'lı yıllarda Kuzey Afrikayı sömürgeleştirme amacıyla çıkarılan iç savaşlarda ve kabile savaşlarında 1 milyonun üzerinde insan ölmüştür. Gene günümüzde ABD'nin 2003 Mart ayında başlattığı Irak işgalinde 2006 yılı Aralık ayı itibariyle 700.000 kişinin öldüğü, öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Sadece bu rakamlar bile savaşın ölüm ve kan üretmekteki vahşetini görmeye yetmektedir.
Bunun yanında Afganistan işgali, Körfez savaşı'yla ABD'nin sömürgeleştirme politikasını sürdürmesi, tarih boyunca yaşanmış olan "güçlü olanın zulmü"nü günümüzde de gözler önüne sermektedir. Maalesef insanlık tarihi savaşlarla doludur. Yapılan tüm barış antlaşmaları da yapılacak olan diğer savaşlar için bir ara verme,güç toplama niteliği taşımaktadır.
6. TÜRKİYE İNSAN HAKLARI HAREKETİ KONFERANSI

Savaş ve İnsan Hakları

Çalışma grupları ve ulaştıkları sonuçlar:
-Uluslararası Sistem ve Savaş
-Bir İnsan Hakkı İhlali ve Travma Olarak Savaş
-Barış Hakkı ve Barış Kültürü
-Barış Hareketi ve İnsan Hakları Hareketi

1998 yılından beri düzenli olarak toplanmakta olan Türkiye İnsan Hakları Hareketi Konferansının genel amacı, Türkiye insan hakları savunucularının, insan hakları kavramının ve hareketinin bazı sorunlarını tartışması ve bu tartışmanın temelinde de, geleceğe yönelik bazı belirlemeleri yapması için bir platform oluşturmaktır. Konferans, İHD ve TİHV'in düzenleyici olarak görev almasına karşın, özerk ve kalıcı bir yapı geliştirmiştir.
Türkiye insan hakları hareketi, bir yandan yakıcı ve acil olarak eyleme geçmeyi gerektiren bir gündemin baskısı altında bulunurken, bir yandan da insan haklarını kavramsal açıklığa ve düşünsel zenginliğe ulaştırma ihtiyacını hissediyor. Kavramsal açıklık, düşünsel sağlamlık, gündeme ve sorunlara müdahale edebilmenin bir koşulu olmaktan öte, ona teslim olmamanın bir güvencesidir.



2. Bir İnsan Hakkı İhlali ve Travma Olarak Savaş
En temel insan hakkı olan yaşama hakkını hedef alan savaş, insan hakları ihlallerinin en uç noktasıdır. Savaş biyolojik, psikolojik, kültürel ve cevre etkileri nedeniyle insana yönelmiş ve insan elinden çıkan en yıkıcı eylemdir.
Günümüzdeki global güç ilişkileri savaşı barış döneminden ayrılabilecek bir olağanüstü, istisnai hal olmaktan çıkararak sürekli bir hale getirmektedir. Özellikle 11 Eylülden sonra öne sürülen "haydut devletler" söylemi dünya düzenini tehdit ettiği ve insan haklarını çiğnediği söylenen devletlere karşı ve onların yurttaşlarına "özgürlük götürmek" adına yürütülen savaşı meşrulaştırmak için kullanılmaktadır. Bu söylem ABD hegemonyasının korunması için geliştirilen "önleyici saldırı" doktrini doğrultusunda "sürekli barış için sürekli savaş"ı vazetmektedir. Bu söylem insanlığın uzun yıllar içinde oluşturduğu uluslararası hukuk ile insan hak ve özgürlükleri açısından ciddi bir tehlike oluşturmaktadır.
Şiddeti yaşatan ve savaş dayatan güçlerin insan hakları dilini ve kavramlarını çarpıtarak ve içini boşaltarak kullanması insan hakları savunucularının üzerinde dikkatle durması gereken bir sorundur. Bu açıdan medyanın ABD hegemonyası için "rıza imalatı"na girişmesi, ve toplumların nazarında savaşı meşrulaştırmaya çalışması doğru bilgi edinme hakkını çiğnemektedir.
Savaşların en dramatik sonuçlarından biri olarak beliren kitlesel göçler ve mültecilik üzerinde durmak gerekir. Savaşlar sonucunda büyük sayılardan oluşan toplu göçler ulusal ve uluslararası mekanizmaların yetersizliği karşısında mağduriyetlerin giderilemesi ve kalıcılaşmasına neden olmaktadır. 1951 tarihli mülteciler hakkındaki Uluslarası Sözleşme bugün için sözleşmede belirtilen nedenler dışındaki nedenlerle ülkelerini terk edenler, toplu göçler ve geri iade süreçlerinde ihtiyaca cevap verememektedir. Aynı şekilde dünyada ABD'nin öncülüğünde egemen olmaya başlayan uluslararası terörizmle mücadele ve güvenlik anlayışı sığınmacılara ilişkin olarak uluslararası kurumların da ilgisini dolaylı olarak azaltmakta bu da alanın tamamen ülkelerin bireysel inisiyatifine terk edilmesine neden olmaktadır.
Türkiye'ye doğudan gelmiş ve mültecilik koşullarını taşımayan kişiler kendilerine zulüm ve baskı görmeyeceklerine dair bir güvence verilemediğinden genellikle iade edilmemektedirler. Olumlu gibi görünen ve uluslararası bir teamülün gereği olan bu uygulama aslında birçok insan hakkı ihlaline neden olmaktadır. Mevcut durumda ülkelerine geri gönderilmeyi bekleyen sığınmacıların barınma, beslenme, çocukların eğitimi, kadın ve çocukların sağlık ihtiyaçları, karşılanmamaktadır. Uluslarası kurumlardan da maddi destek alamamaktadırlar.. Bu durum açlık yoksulluk, aile çözülmeleri, suça bulaşma gibi olumsuzlukları beraberinde getirmektedir.
Türkiye'de yaşanmış olan zorunlu göçe ilişkin olarak; resmi söylem çatışma döneminin sona ermiş olduğu şeklinde olmasına rağmen, göç edenlerin geri dönüşü konusunda yükümlülükler yerine getirilmemektedir. Oysa zorunlu göç mağdurlarının köylerinin yeniden imarı ve sürdürülebilir bir yaşamın kendilerine yeniden sağlanmasının koşul ve imkanları mevcuttur.
Günümüz savaşları az gelişmiş devletlerin coğrafyalarında sahnelenmektedir. Bu ülkeler zaten yoksul ve sağlık göstergeleri kötü olan ülkelerdir. Savaş ülkelerin sağlık altyapısını çökerttiği gibi mevcut koruyucu sağlık hizmetlerini büyük oranda ortadan kaldırmakta, tedavi edici sağlık hizmetlerine de ulaşımı olanaksızlaştırmaktadır. Savaşın doğrudan sonucu olan ölüm ve kalıcı sakatlıkların yanı sıra, enfeksiyonlar yaygınlaşmakta, eradike ( belli coğrafi bölgelerden silinmiş olan çiçek, şarbon, şark çıbanı vb.) edilen hastalıklar tekrar ortaya çıkmakta ve buna bağlı olarak ölümler ve özellikle de çocuk ölümleri artmaktadır.
Çocuklar dünyanın biyolojik potansiyelidirler ve bu nedenle de çocukların savaştan zarar görmesi dünyanın geleceğini etkiler. Çocuklar savaşlardan ya doğrudan etkilenerek ölmekte veya sakat kalmakta ya da büyük korkular yaşayarak, yoksulluk, göç, beslenme yetersizliği, bulaşıcı hastalıkların artması, temel sağlık hizmetleri ve temizlik altyapısının çökmesi gibi savaşın dolaylı sonuçlarına maruz kalmaktadırlar.
Savaşın etkilediği risk gruplarından bir diğeri de kadınlardır. Öncelikle ana olarak savaşın tüm yükünü çeken olarak birçok risk altındadır. Cephede aktif kadın asker savaşın doğrudan aktörleri, cephe gerisi hizmetlerde sorumluluk alan kadınlar (Hemşirelik gibi), savaş dulları, can güvenliği nedeni ile sürekli yer değiştiren mülteci kadınlar, eşi askerde olan ve ailenin sorumlusu olan kadın, askerden travmatik deneyimlerle dönen askerlerin eşleri ve "düşman tarafın kadınlarına" tecavüzün bir silah olarak kullanılması savaşın doğrudan ve acımasız sonuçlarıdır.
Savaş insanların yaşama olağan bakış açısını köklü bir şekilde değiştirmekte, dünyanın güvenilir bir ortam olduğuna olan inancını tersine çevirmektedir. Bu aynı zamanda yaşam alışkanlıklarını da değiştirir. Savaş sonrasında özellikle yaşanan olayların istem dışı zihninde canlanmasını, kaçınma davranışı, uyarılmışlıkta arma ile seyreden post-travmatik stres bozuklukları ve depresyon başta olmak üzere birçok psikiyatrik hastalık artmaktadır. Savaşın yarattığı travmanın insan eliyle yaratılan bir eylemin sonucu olması şiddetini ve örseleyiciliğini arttırmaktadır. Travmanın uzun sürmesi ve tekrarlanması insanların kayıplarına ilişkin normal yas tutma süreçlerini de bozmaktadır. Buna bağlı olarak uzun süren ve komplike yaslar insanların geleceklerini olumsuz etkilemektedir. İnsanların normal gelişim süreçleri bozulmaktadır. Öte yandan savaşan tarafların da savaşta yaşadıkları travmatik deneyimlerin etkilerini savaş sonrası dönemde dahi atlatamamakta, şiddeti; kendilerine, ailelerine ve topluma yaşatmaya devam etmektedirler.
Bugün dünyanın 70 ülkesinde 50 milyon mayın yeraltında bulunuyor. Savaş ve çatışmalarda döşenen mayınlar sonrasında da yaşam hakkını tehtit etmesi ve vücut bütünlüğünü bozması nedenleriyle ciddi bir sorundur. Savaş ve çatışmanın bitmesinin ardından silahlı güçlerin çekilmesi ile belirsiz mayınlı alanlar ve serbest patlayıcılar savaşın etkisini uzun döneme yaymaktadır.
Savaşa karşı en önemli çalışma etkin ve sürekli olarak barış için çalışmaktır. Barış kültürünü oluşturmada çocuğun asıl yatırım alanı olarak öne çıkarılması gerektiği, toplum belleğine kazınmış kuşkucu yaklaşımın atlatılmasına çocuğa yönelik yaklaşım önemlidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://egitim-bilgim.eniyiforum.net
 
Yaşama Hakkı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ödev Ders Notları Bulabilirsiniz :: Lise Hazır Ödev ve Tezler :: Felsefe - İnsan İlişkileri-
Buraya geçin: